Anlaşmalı Boşanma
Boşanma; eşlerin veya eşlerden birinin, mevcut evliliklerini sonlandırmak istemesi üzerine Türk Medeni Kanunu’nda (“Kanun”) gösterilmiş sebeplerden birine dayanarak dava açması üzerine evliliğin hâkim kararıyla son bulmasıdır. Her iki eşe de boşanma davası açma hakkı eşit olarak tanınmıştır. Boşanma davasında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Aile mahkemesidir.
Boşanmanın genel sebeplerinden olan eşlerin boşanma konusunda ortak mutabakata varması yani anlaşmalı boşanma kanunda belirli şartlara bağlı tutulmuştur. Anlaşmalı boşanabilmek için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması ve eşlerin birlikte mahkemeye başvurması veya eşlerden biri tarafından açılan davayı diğer eşin de kabul etmiş olması gerekir. Birlikte başvurma veya davalının davayı kabul etmesi durumunda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilir. Bu durumdan sonra artık hâkim tarafları bizzat dinler ve tarafların iradelerini serbest bir şekilde açıklandığına kanaat getirmesi gerekir. Ayrıca tarafların kabul ettikleri mali sonuçları ve çocukların durumunu içeren anlaşmalı boşanma protokolünü hâkimin de uygun bulması gerekir. Eğer hâkim protokolün uygun olmadığına karar verirse gerekli değişiklikleri yapabilir. Yaptığı değişikliklerin taraflarca da kabul edilmesi halinde boşanma kararı verilir. Hâkimin anlaşmalı boşanmada ayrılığa karar verme yetkisi yoktur, şartlar gerçekleşmiş ise boşanmaya karar vermek zorundadır.
Boşanmanın Sonuçları
Boşanmanın eşler yönünden belli bazı sonuçları vardır. Bunlardan ilki; evliliğin sona ermesi ve eşlerin yeniden evlenebilmesidir. Ancak kadının tekrardan evlenebilmesi için üç yüz günlük bekleme süresinin geçmesi gerekmektedir. Bu süre boşanma tarihinin kesinleştiği tarihten itibaren başlar ve kadının yeniden hamile kalmadığını bir sağlık raporuyla ispatlaması halinde bu süre kaldırılabilir. Boşanma sonucunda evlenme ile kazanılan erginlik, kayın hısımlığı, vatandaşlık kural olarak korunur. Kural olarak kadın evlenmeden önce kazandığı soyadını yeniden alır ancak eşinin soyadını taşımakta menfaati varsa ve bu durum soyadı kullanılan eşe zarar vermiyorsa hâkim soyadının aynı kalmasına karar verebilir. Ancak bu durum kadının boşandığı kocasını da ilgilendiren bir durum olduğundan koşulsuz ve sınırsız bir hak değildir. Kocaya, kadına verilen soyadını kullanma izninin kaldırılması için dava açma hakkı tanınmıştır. Verilen iznin kaldırılması için kocanın talebi yeterli olmayıp, kadının menfaatinin ortadan kalktığının ya da kadının bu soyadını kullanmasının kendisine zarar verdiğini ispat etmesi de gerekir. Kadının eski eşinin soyadını kullanmakta menfaatinin bulunduğunu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceğini ispatlaması gerekir.
Eşlerin birbirine karşı miras hukukundan doğan hakları sona erer. Evlilik devam ettiği sürece eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa durur. Birbirlerine karşı olan alacaklarının zamanaşımı süresi boşanmanın kesinleşmesiyle birlikte işlemeye devam eder. Mal rejimi tasfiyesinde ise aşağıda inceleyeceğimiz üzere eşlerin kabul ettikleri rejim uygulanır.
Boşanmanın mali sonuçları ise maddi, manevi tazminat, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır. Bu durumlar için ilgilinin talepte bulunması zorunludur. Hâkimin talep olmaksızın yoksulluk nafakası veya tazminat için hüküm vermesi mümkün değildir. Menfaati boşanma sebebiyle zedelenen ve daha az kusurlu olan taraf zararın doğmasında kusuru bulunan taraftan maddi tazminat isteminde bulunabilir. Manevi tazminat isteminde ise boşanmaya neden olan olaylar sebebiyle kişilik hakkı zedelenen taraf, kusuru bulunan taraftan istemde bulunabilir. Maddi ve manevi tazminat talep etme hakkının, boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile kullanılması mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken iki durum vardır. Öncelikle boşanmadan sonra işlemeye başlayan bir yıllık zamanaşımı süresi geçmemelidir. Bir diğer husus ise anlaşmalı boşanma durumunda maddi ve manevi tazminat isteyebilmek için tarafların anlaştığı protokolde tazminat belirlenmelidir. Protokolde tazminat talep edilmemişse ve evlilik anlaşmalı şekilde sona ermişse artık daha sonrasında taraflar maddi veya manevi tazminat talebinde bulunamaz. Mali sonuçlardan sonuncusu olan yoksulluk nafakasında, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka ve tazminatın ödeme biçimine toptan veya irat olarak karar verilir. İrat şeklinde ödenen nafaka ve tazminatın tarafların mali durumlarının değiştiği veya hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda ödenen miktarının değiştirilmesine ilişkin karar verilebilir. Nafaka alacaklısı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde ödeme kendiliğinden nafaka veya tazminat ödemesi sona erer; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Boşanma Sonrası Mal Paylaşımı
Yasal mal rejimi, eşlerin kanunda öngörülen diğer mal rejimlerinden herhangi birini seçme konusunda anlaşma yapmadıkları takdirde kanun koyucu tarafından kabul edilen mal rejimidir. 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Kanun ile “Edinilmiş Mallara Katılma” rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin mal varlıkları ayrı ayrı tespit edilir. Kadının edinilmiş ve kişisel malları ile kocanın kişisel ve edinilmiş malları birbirinden bağımsız incelenir. Edinilmiş mal Kanun’un 219. maddesine göre eşlerin mal rejimi devam ettiği sürede karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bu mallara aynı maddede sayılan; çalışmasının karşılığı olan edinimler, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, kişisel mallarının gelirleri, edinilmiş malların yerine geçen değerler örnek olarak verilebilir. Eşlerin kişisel malları ise Kanun’un 220. maddesine göre eşlerin kişisel kullanımına yarayan eşya, mal rejiminin başında eşlerden birine ait mal, bir eşin miras yoluyla ya da başka herhangi yolla elde ettiği karşılıksız kazandığı mal varlığı değerleri, manevi tazminat alacakları ve kişisel mallar yerine geçen değerler olarak sayılabilir. Bazı istisnai durumları belirtmek gerekirse, eşler bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyetleri kapsamında kazanılmış ve edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Ayrıca kişisel malların gelirlerinin yine kişisel mal olarak sayılması konusunda da anlaşabilirler.
Bir malın eşlerden birine ait olduğu iddiasının ispatı gerekir ve eğer ispat edilemiyorsa o mallar eşlerin paylı mülkiyetinde sayılır. Eşlerin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir.
Mal Rejiminin Sona Ermesi
Mal rejimi boşanma kararı kesinleştiğinde değil, boşanma davasının açıldığı tarihte son bulur. Bu noktada eşlerin katılma alacağını hesaplamak için bazı temel kavramlar olan değer artış payı ve denkleştirme alacağı ile eklenecek diğer değerlerin üzerinde durulması gerekir.
Değer artış payı alacağı evlilik sırasında eşlerden birinin diğerine ait bir malın alınmasına, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almadan katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasından malda ortaya çıkan değer artışı için katkı yaptığı oranda bir alacak hakkına sahip olur. Bu alacak hakkı söz konusu malın tasfiye anındaki değeri üzerinden hesaplanır. Yani öncelikle katkı yapılan malın edinildiği veya iyileştirildiği tarihteki değeri belirlenir ve yapılan katkı miktarı malın o katkının yapıldığı andaki değerine oranlanır. Böylece sabit bir katkı oranı bulunur. Bu sabit oran da son olarak malın tasfiye zamanındaki değeri ile çarpılarak güncel değer artış payı elde edilir. Fakat katkı yapılan malda tasfiye tarihine dek bir değer kaybı olduysa bu durumda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.
Denkleştirme alacağı ise eşin edinilmiş mallara ilişkin bir borcunun kişisel malları ile ödenmesi veya kişisel mallarına ilişkin bir borcun edinilmiş malları ile ödemesi durumunda ortaya çıkar. Denkleştirme, bir malvarlığından diğerine yapılan katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine göre yapılır ancak mal daha önce elden çıkarılmış ise hakkaniyete göre yapılır.
Son olarak eklenecek değerler ise edinilmiş mallara eklenmesi gereken mal değerleridir. Bunlar Kanun’da; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler olarak sayılmıştır. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Artık Değer ve Katılma Alacağı
Artık değer yukarıdaki usullerle yapılan hesaplamalar sonucunda her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Her eş veya mirasçıları diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olur ve alacaklar takas edilir. Bunun bir istisnası, zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
SONUÇ
Eşler mevcut evliliklerini sonlandırmak için son altı aydır beraber oturdukları veya kendi yerleşim yerlerinde yetkili Aile Mahkemesine başvurarak boşanma davası açabilirler. Anlaşmalı boşanma için evliliğin en az bir sene sürmüş olması ve eşlerin boşanma hususunda aralarında anlaşmış olması şarttır. Hâkimin de bu anlaşmayı uygun bulması gerekir, bulmazsa gerekli değişiklikleri yapabilir. Mal tasfiyesi boşanma davasının kesinleştiği değil açıldığı tarihe göre yapılır. Edinilmiş mallara katılma rejiminde kişisel malları ve edinilmiş mallar her bir eş için değer artış payı alacağı, denkleştirme alacağı ve eklenecek değerler hesaba katılarak elde edilir. Her bir eşin edinilmiş mallarından borçları çıkarılır ve diğer eş bu kalan miktarın yarısı üzerinde hak sahibi olur. En son kalan bu miktarın yarısına katılma alacağı denir ve alacaklar takas edilerek mal paylaşımı yapılmış olur.
Soru ve önerileriniz için ulaşabilirsiniz.
Celik & Atci Attorney Partnership